BELGESELCİLER ARKADAŞLARINI GERİ İSTİYOR!
Onlarca yıllık arkadaşımız, üyemiz, belgesel sinemacı ve akademisyen Sibel Tekin gözaltına alınıp tutuklandı, hapse atıldı. Çekim yaparken polis aracı kadrajına girdi, polisler şikâyetçi oldu, dediler, iş örgüt üyesi olduğu iddiasına kadar vardı! Sibel, meslek birliğimiz Belgesel Sinemacılar Birliği’nin ve akademinin üyesidir. Bunca yıldır her yaptığı göz önünde olan, mesleğinin gereklerini yerine getiren arkadaşımız, tanıyan herkesin sevdiği, değerli bir insandır.
Gece 02.00 civarında evinin basılması, ekipmanına, arşivine elkonması, harddiskleri hızla taranarak “suç unsuru” bulunması ve üyemizin apar topar tutuklanıp cezaevine konması, Sibel’in, muhtemelen benzerlerini daha önce yaşadığımız kurgulardan birine kurban edilebileceği endişesini yaratıyor. Belgeselcilere yönelik son zamanda artan şiddet endişemizi büyütüyor.
Sibel, on sekiz yıl boyunca, dünyanın her yerinden gelen yüzlerce filmle Türkiye’deki izleyicileri buluşturduğumuz Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali’ne ve birliğimizin her türlü faaliyetine gece gündüz emek vermiş, güleryüzü ve sıcak enerjisiyle yanındakilere hep moral kazandırmış, kendi çalışmalarımızı da çekip belgelemeyi hiç ihmal etmemiş, yorulmak bilmeyen bir arkadaşımız. Ve gelecek kuşaklara bilgi-belge aktarma görevini gönüllü olarak üstlenmiş bir belgeselci. Çocuklarımız, gençlerimiz için iyi birşeyler yapmaya çalışan herkesi cezalandırmak zorunda mıyız?
Haber verme-alma özgürlüğüyle birlikte kamusal alanda çekim yapma ve yayma hakkımız Anayasa’nın 26. ve 27. maddelerinde düzenlenen hükümlerle güvence altına alınmıştır. Çektiklerimizi, kurguladıklarımızı, ulaştığımız belgeleri gelecek kuşaklara aktarmak için arşivlemek meslekî sorumluluğumuzdur. Sibel, kimse adına değil hakikat adına bu sorumluluğu yerine getiriyor. Bu sorumluluğa sahip çıkmazsak kendimize belgesel sinemacı diyemeyiz.
Sibel Tekin ile ilgili hukukî süreci gözümüzü ayırmadan izleyeceğiz. Ne suçlama yapılırsa yapılsın kabul etmeyeceğiz, çünkü Sibel’i tanıyoruz. İnsanların hayatlarıyla oynamak bu kadar kolay olmamalı. Sibel Tekin derhal serbest bırakılmalı, elkonan bütün ekipman ve arşivi eksiksiz geri verilmeli.
BELGESEL SİNEMACILAR BİRLİĞİ
DOCUMENTARY FILMMAKERS WANT THEIR FRIENDS BACK
Our friend, member, documentary filmmaker and academic Sibel Tekin was detained, arrested and imprisoned. While she was shooting a streetview for her next documentary project, a random police car entered the frame without Sibel’s any special interest. It is said that the policemen made a complaint as if all that shooting was a spying conspiracy about themselves and it got to the point where she was accused of being a member of an underground organization. Our friend, who has been in the spotlight for everything she has done for all these years and fulfills the requirements of her profession, is a valuable person loved by everyone who knows her.
The fact that her house was raided at around 2:00 a.m., her equipment and archives were seized, her hard drives were scanned in the blink of an eye and it was said that “criminal elements” were found, and our member was hastily arrested and imprisoned. All that raises concerns that Sibel may possibly be sacrificed to one of the fictitious arrests we have experienced before. The recent increase in violence against documentarians deepens our concern.
For eighteen years, Sibel has worked day and night for the International 1001 Documentary Film Festival, where we bring together audiences in Turkey with hundreds of films from all over the world, and all kinds of activities of our association. She has always cheered up those around her with her smiling face and warm energy, and she never stopped shooting and documenting our own works. And a documentarian who voluntarily undertakes the task of transferring information and documents to future generations. Do we have to punish anyone who tries to do good for our children and young people?
Along with the freedom to give and receive information, our right to shoot and disseminate in the public arena is guaranteed by the provisions regulated in Articles 26 and 27 of the Constitution. It is our professional responsibility to archive what we have shot, edited and the documents we have reached in order to pass them on to future generations. Sibel fulfills this responsibility in the name of truth, not on behalf of anyone. If we do not take this responsibility, we cannot call ourselves documentary filmmakers.
We will keep a close watch on the legal process of Sibel Tekin. Whatever accusation is made, we will not accept it, because we know Sibel well. Playing with people’s lives shouldn’t be this easy. Sibel Tekin should be released immediately, and all confiscated equipment and archives should be returned in full.
The Association of Documentary Filmmakers in Turkey